sanatın eşsiz güzelliği ve ahengi ile hayatın anlamını bulmanızı sağlayan eşsiz bir bloğa merhaba...
21 Ocak 2018 Pazar
RENKLERİN AYARLANMASI
SULU KOBALT

sulu kobalt 2 kat sürülmesi koyu kobaltın tek kat sürülmesi yeterlidir.Objedeki vermek istediğiniz renge göre birer kat daha sürülebilir.
YEŞİL

Yandaki resimde farklı yeşil kullanılmıştır.İstediğiniz renk tonuna göre 2 kat 1 kat sürülebilir.
SİYAH TAHRİR
Su konulmaz tahrir fırçası ile siyah kontürlerin karoya çizilmesidir.
tahrirleme farklı bir konuda anlatacağın arkadaşlar.
KIRMIZI
Su konulmaz Kırmızı zor bir renktir. İçerisinde farklı alaşımlar vardır. Bu denenle karoya direk nüfus etmez.bir kat sürmek yetersiz gelecektirr. Dolu dolu 4 kat sürülebilir.
TURKUAZ
Güzel bir renktir.su yarım çay bardağından daha az konulabilir.Renk tonuna bakılır istediğiniz tonu tutturmak kırmızı gibi boyanın katitesi ile bağlantılıdır.Denenmesi gereken boyalardandır.
20 Ocak 2018 Cumartesi
Çini malzemelerini seçerken dikkat etmemiz gerekenler(BAŞLANGIÇ)
Fırça seçimi
fırça seçerken çini yapan bir çok kişininde bildiği gibi ince uclu bir fırça seçmeye çalışılır. ilk başlarda 3 numara yada 4 daha sonra daha kalın uclu fırçalar tercih edilir.Böylece yapılan tahrir ve kontürleme işlemi daha güzel olduğu düşünülür.Tabiki numara ve fırça model seçimi kişiye kalmıştır.Sentetik fırçalar yada gerçek kıldan yapılmış fırçalar vardır.Gerçek kıldan yapılmış fırçalar kalitesine göre çeşitli fiyatlardadır.
Boya seçimi
Temel renkler siyah tahrir, pembe kobalt(mavi), kırmızı, turkuaz, yeşil
yeşil rengin değişik tonları vardır.Yaprak yeşili,çimen yeşili,petrol yeşili
turkuaz rengi boyaınıve diğer boyaları da mutlaka deneme karosunda deneyip yapacağınız çinide ondan sonra kullamanız daha faydalı olacaktır.Çünkü fırından kötü renkler çıkması emeğinizin zayi olmasını istemeyiz.
pembe kobalt kullanımı mavi renkten daha zordur. Boya dıştan turkuaz gibi gözüksede fırından sonra çıkan renk lacivert ve mavi tonlarında olur.
Pembe kobalt sulandırılır kobalt ve sulu kobalt açık ve koyu tonları şeklinde kullanılır.İznik çinilerinde sadece mavi tonlarıyla çini yapan ünlü sanatkarlar bulunmaktadır.
kırmızı renge su karıştırılmaz.
Obje ve karo seçimi
ilk deneme aşaması için 20x20 lik bir deneme için birde yapacağınız çizim için kullanmanız yeterli olacaktır.Diğer objeler ve kullanıldıkları alanlar hakkında geniş bilgiyi farklı bir blokta anlatacağım şimdilik bu kadar ..
fırça seçerken çini yapan bir çok kişininde bildiği gibi ince uclu bir fırça seçmeye çalışılır. ilk başlarda 3 numara yada 4 daha sonra daha kalın uclu fırçalar tercih edilir.Böylece yapılan tahrir ve kontürleme işlemi daha güzel olduğu düşünülür.Tabiki numara ve fırça model seçimi kişiye kalmıştır.Sentetik fırçalar yada gerçek kıldan yapılmış fırçalar vardır.Gerçek kıldan yapılmış fırçalar kalitesine göre çeşitli fiyatlardadır.
Boya seçimi
Temel renkler siyah tahrir, pembe kobalt(mavi), kırmızı, turkuaz, yeşil
yeşil rengin değişik tonları vardır.Yaprak yeşili,çimen yeşili,petrol yeşili
turkuaz rengi boyaınıve diğer boyaları da mutlaka deneme karosunda deneyip yapacağınız çinide ondan sonra kullamanız daha faydalı olacaktır.Çünkü fırından kötü renkler çıkması emeğinizin zayi olmasını istemeyiz.
pembe kobalt kullanımı mavi renkten daha zordur. Boya dıştan turkuaz gibi gözüksede fırından sonra çıkan renk lacivert ve mavi tonlarında olur.
Pembe kobalt sulandırılır kobalt ve sulu kobalt açık ve koyu tonları şeklinde kullanılır.İznik çinilerinde sadece mavi tonlarıyla çini yapan ünlü sanatkarlar bulunmaktadır.
kırmızı renge su karıştırılmaz.
Obje ve karo seçimi
ilk deneme aşaması için 20x20 lik bir deneme için birde yapacağınız çizim için kullanmanız yeterli olacaktır.Diğer objeler ve kullanıldıkları alanlar hakkında geniş bilgiyi farklı bir blokta anlatacağım şimdilik bu kadar ..
ÇİNİ TARİHİ VE ANADOLUYA GELİŞİ
ÇİNİ TARİHİ VE ANADOLUYA GELİŞİ
Geleneksel motiflerle süslenen bir sanat türü olan çininin tarihi, Orta Asya Türklerine dayanıyor. Günümüzde de en iyi örneklerinin Türkler tarafından sunulduğu çininin tarihine ve sofralarda ki yerini nasıl aldığına dair notlara birlikte bakalım.
İlk müslüman Türk Devletini kuran Karahanlılar dönemine ait yapılarda görülmeye başlayan çini süsleme geleneği, Türk Çini Sanatının bin yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir.
Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları tarafından çini süslemeleri devam ettirilmiş, Selçuklular, egemenlikleri altına aldıkları yerlerde inşa ettikleri pek çok cami, medrese, kervansaray, saray, türbe ve benzeri eserleri çinilerle bezemişlerdir.
Anadolu Selçuklu Devletinin dağılmasından sonra, çini geleneğini sürdürme çabası, Anadolu’da kurulan Beyliklere düşmüş ve nihayet Osmanlı Devletinin kuruluşuyla yeni bir dönem başlamıştır. Beylikler devrine ait önemli eserler İstanbul‘da Çinili Köşk Müzesinde ve Berlin Devlet Müzesinde bulunmaktadır.
“ilk Osmanlı Dönemi” olarak adlandırılan döneme ait çiniler, İznik Yeşil Cami minaresinde(1390), Bursa Yeşil Cami ve Türbesinde (1421), Bursa Muradiye Camiinde (1426), Edirne Muradiye Camiinde (1433), İstanbul Mahmut Paşa Türbesinde (1463), Çinili Köşk’te (1472), ve Edirne’de Şah Melek Paşa Camilerinde görülmektedir. Bunlar genellikle mozaik veya sırlı boya tekniği ile üretilmiş çinilerdir. Bu dönemlerde, lacivert, mavi, türkuvaz, siyah, sarı gibi renkler ve rumi, kufi yazı, geometrik şekiller ve bitkisel kökenli stilize edilmiş motifler kullanılmıştır.
Takip eden dönem, bir geçiş dönemi olarak adlandırılabilir. Fatih Devrinin Nakkaşbaşısı Baba Nakkas, kullanma seramiklerinin gelişiminde büyük rol oynamıştır. Yavuz Sultan Selim zamanında sınırları genişleyen devletiin diğer bölgelerinden İstanbul’a getirilen sanatçılar da bu sanata önemli katkılar sağlamıştır. İstanbul’da Yavuz Sultan Selim Camii ve Türbesi (1522), Şehzadeler Türbesi (1525), Haseki Medresesi (1539), Şehzade Mehmet Türbesi (1543), Topkapı’da Kara Ahmet Paşa Camii (1551), gibi mimari eserlerde kullanılan çiniler bu dönemin eserleridir. Sırlı boya tekniği ile üretilmiş olan bu çinilerde; Rumiler, bulutlar, hatai tarzında bitkisel kökenli motifler, fıstık yeşili, sarı, mavi, türkuvaz, lacivert ve kiremidi renkler kullanılmıştır. Sarı renk, üzerine altın varak yapıştırılmak üzere astar olarak düşünülmüştür.
Bu dönemde gerek kalite ve gerekse desen üretiminde değişme ve gelişmeler olmuştur. Türkler, mozaik ve kuru kenarlar tekniklerini terk etmiş, sır altı boya ve sır tekniğini geliştirmiştir. Bunun yanı sıra saray nakışhanesinde yeni motifler geliştirilmeye ve üretilmeye başlanmıştır. Önce İran’lı bir ressam olan ve Sahkulu diye anılan Veli Can, Saray Başnakkaşlığına getirilmiş ve Saz Yolu desenler üretmeye başlamıştır. İri yapraklarla beraber zümrüdü anka kuşlarını, güvercin ve papağanları, geyik ve tavşanları, horozları vs. hayvani motifleri çinilerde kullanmaya başlamıştır. Onu takiben öğrencisi ve saray nakkaşbaşı olan Karamemi de, selvi ve bahar ağaçlarını, asmaları, lale, gül, sümbül, Manisa lalesi, susen çiçeği, kantaron çiçeği, zambak, zerrin çiçeği, karanfil çiçeği ve bunların goncalarını süslemede pek az miktarda sadeleştirerek kullanmaya başlamış ve yeniden kullanılmaya başlanan, kırmızı, yaprak yeşili, mavi, lacivert, türkuvaz ve ağaç gövdelerindeki kahverenkleriyle İznik çinilerinde bir bahar devri yaşanmıştır.
“Klasik Devir” denilen bu dönem, Silivrikapı’daki İbrahim Paşa Camiinin (1551) yapımı ile başlar. Bu gelişmenin bir diğer önemli nedeni de Mimar Sinan dönemi olması ve onun yaptığı pek çok yapıda çiniye büyük bir önem vermesidir. Nitekim, o dönemin eserlerini sıralamak bu önemin derecesini de gösterir. Süleymaniye (1560), Sultanahmet’de Sokullu Mehmet Paşa (1571), Kasımpaşa’da Piyale Paşa (1573), Eminönü‘de Rüstempaşa (1560) Camileri, Topkapı Sarayında Altınyol panoları, III.Murat Kasrı, II. Selim ve III. Murat Türbeleri , Tophane’de Kılıçali Paşa (1580), Üsküdar’da Toptaşında Eski Valide (1583), Fatih, Çarşamba ve Karagümrük dolaylarındaki Mehmet Ağa, Ramazan Efendi, Edirne Selimiye Camileri ve İstanbul’da Topkapı‘daki Takkeci İbrahim Ağa ve Kanuni’nin eşi Hürrem Sultan’ın türbeleri dönemin en seçme çinileriyle süslenmiş anıtsal yapılardır.
İnşaat faaliyetlerinin azalması, zamanın enflasyonu olarak tarif edilen akçenin değerinin düşürülmesi, İznik’de çıkan bir yangının üretim alanlarında yaptığı tahribat gibi nedenlerle, çininin kalitesinde ve desenlerde bazı zayıflamalar olmuş, teknik kalite düşüklükleriyle beraber renklerdeki solmalar ve zaman içinde başta kırmızı renk olmak üzere bazı renklerin kaybolmalarına rağmen üretim devam etmiştir. Sultan Ahmet Camii (1616), Topkapı Sarayında Bağdat ve Revan Köşkleri, Üsküdar’da Çinili Cami, Eminönü’de Hatice Turhan Sultan Türbesi (1682), yine Eminönü’de Yeni Cami (1663) bu dönemde yapılmış ve çinilerle bezenmiş başlıca yapıtlardır.
İznik’de bir taraftan duvar çiniciliği devam ederken, diğer taraftan da kullanma seramiği (evani türü) üretimi devam etmiştir. O dönemde İznik’de üretilmiş kullanma seramikleri açısından Türkiye’deki müzeler çok yetersiz kalmaktadır. Pek çok batı ülkesinde, hatta Amerika müzelerinde çok zengin Türk evani koleksiyonları bulunmaktadır.
İznik üretim merkezi faaliyetini 17.yy. sonlarına doğru tamamen durdurmuş ve çinicilik Kütahya’ya kaymıştır. Lale Devri diye anılan dönemde, İznik çini sanatı yeniden canlandırılmaya çalışılsa da çabalar uzun ömürlü olamamıştır. Bu dönemde üretilmiş duvar çinileri arasında Silivrikapı, Kocamustafapaşa ekseni üzerindeki, Hekimoğlu Ali Paşa, Üsküdar’da Kaptan Paşa, Kandilli’de I.Mahmut Camiileri, Balat’ta Ferruh Kethüda Camileri, Ayasofya’da III. Ahmet Çeşmesi ve Eyüp Sultan’da bir çeşme yer almaktadır.
II. Abdülhamit zamanında Almanya’dan getirilen makineler, malzeme ve ustalarla Yıldız Sarayı’nda kurulan fabrikada, porselen üretimi yanısıra tamir ihtiyaçları sağlanmaya çalışılmış, İkinci Meşrutiyetin ilanı ve padişahın tahttan indirilmesi ve savaş felaketleri nedeniyle çini üretimi tamamen durmuştur.
Geleneksel motiflerle süslenen bir sanat türü olan çininin tarihi, Orta Asya Türklerine dayanıyor. Günümüzde de en iyi örneklerinin Türkler tarafından sunulduğu çininin tarihine ve sofralarda ki yerini nasıl aldığına dair notlara birlikte bakalım.
İlk müslüman Türk Devletini kuran Karahanlılar dönemine ait yapılarda görülmeye başlayan çini süsleme geleneği, Türk Çini Sanatının bin yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir.
Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları tarafından çini süslemeleri devam ettirilmiş, Selçuklular, egemenlikleri altına aldıkları yerlerde inşa ettikleri pek çok cami, medrese, kervansaray, saray, türbe ve benzeri eserleri çinilerle bezemişlerdir.
Anadolu Selçuklu Devletinin dağılmasından sonra, çini geleneğini sürdürme çabası, Anadolu’da kurulan Beyliklere düşmüş ve nihayet Osmanlı Devletinin kuruluşuyla yeni bir dönem başlamıştır. Beylikler devrine ait önemli eserler İstanbul‘da Çinili Köşk Müzesinde ve Berlin Devlet Müzesinde bulunmaktadır.
“ilk Osmanlı Dönemi” olarak adlandırılan döneme ait çiniler, İznik Yeşil Cami minaresinde(1390), Bursa Yeşil Cami ve Türbesinde (1421), Bursa Muradiye Camiinde (1426), Edirne Muradiye Camiinde (1433), İstanbul Mahmut Paşa Türbesinde (1463), Çinili Köşk’te (1472), ve Edirne’de Şah Melek Paşa Camilerinde görülmektedir. Bunlar genellikle mozaik veya sırlı boya tekniği ile üretilmiş çinilerdir. Bu dönemlerde, lacivert, mavi, türkuvaz, siyah, sarı gibi renkler ve rumi, kufi yazı, geometrik şekiller ve bitkisel kökenli stilize edilmiş motifler kullanılmıştır.
Takip eden dönem, bir geçiş dönemi olarak adlandırılabilir. Fatih Devrinin Nakkaşbaşısı Baba Nakkas, kullanma seramiklerinin gelişiminde büyük rol oynamıştır. Yavuz Sultan Selim zamanında sınırları genişleyen devletiin diğer bölgelerinden İstanbul’a getirilen sanatçılar da bu sanata önemli katkılar sağlamıştır. İstanbul’da Yavuz Sultan Selim Camii ve Türbesi (1522), Şehzadeler Türbesi (1525), Haseki Medresesi (1539), Şehzade Mehmet Türbesi (1543), Topkapı’da Kara Ahmet Paşa Camii (1551), gibi mimari eserlerde kullanılan çiniler bu dönemin eserleridir. Sırlı boya tekniği ile üretilmiş olan bu çinilerde; Rumiler, bulutlar, hatai tarzında bitkisel kökenli motifler, fıstık yeşili, sarı, mavi, türkuvaz, lacivert ve kiremidi renkler kullanılmıştır. Sarı renk, üzerine altın varak yapıştırılmak üzere astar olarak düşünülmüştür.
Bu dönemde gerek kalite ve gerekse desen üretiminde değişme ve gelişmeler olmuştur. Türkler, mozaik ve kuru kenarlar tekniklerini terk etmiş, sır altı boya ve sır tekniğini geliştirmiştir. Bunun yanı sıra saray nakışhanesinde yeni motifler geliştirilmeye ve üretilmeye başlanmıştır. Önce İran’lı bir ressam olan ve Sahkulu diye anılan Veli Can, Saray Başnakkaşlığına getirilmiş ve Saz Yolu desenler üretmeye başlamıştır. İri yapraklarla beraber zümrüdü anka kuşlarını, güvercin ve papağanları, geyik ve tavşanları, horozları vs. hayvani motifleri çinilerde kullanmaya başlamıştır. Onu takiben öğrencisi ve saray nakkaşbaşı olan Karamemi de, selvi ve bahar ağaçlarını, asmaları, lale, gül, sümbül, Manisa lalesi, susen çiçeği, kantaron çiçeği, zambak, zerrin çiçeği, karanfil çiçeği ve bunların goncalarını süslemede pek az miktarda sadeleştirerek kullanmaya başlamış ve yeniden kullanılmaya başlanan, kırmızı, yaprak yeşili, mavi, lacivert, türkuvaz ve ağaç gövdelerindeki kahverenkleriyle İznik çinilerinde bir bahar devri yaşanmıştır.
“Klasik Devir” denilen bu dönem, Silivrikapı’daki İbrahim Paşa Camiinin (1551) yapımı ile başlar. Bu gelişmenin bir diğer önemli nedeni de Mimar Sinan dönemi olması ve onun yaptığı pek çok yapıda çiniye büyük bir önem vermesidir. Nitekim, o dönemin eserlerini sıralamak bu önemin derecesini de gösterir. Süleymaniye (1560), Sultanahmet’de Sokullu Mehmet Paşa (1571), Kasımpaşa’da Piyale Paşa (1573), Eminönü‘de Rüstempaşa (1560) Camileri, Topkapı Sarayında Altınyol panoları, III.Murat Kasrı, II. Selim ve III. Murat Türbeleri , Tophane’de Kılıçali Paşa (1580), Üsküdar’da Toptaşında Eski Valide (1583), Fatih, Çarşamba ve Karagümrük dolaylarındaki Mehmet Ağa, Ramazan Efendi, Edirne Selimiye Camileri ve İstanbul’da Topkapı‘daki Takkeci İbrahim Ağa ve Kanuni’nin eşi Hürrem Sultan’ın türbeleri dönemin en seçme çinileriyle süslenmiş anıtsal yapılardır.
İnşaat faaliyetlerinin azalması, zamanın enflasyonu olarak tarif edilen akçenin değerinin düşürülmesi, İznik’de çıkan bir yangının üretim alanlarında yaptığı tahribat gibi nedenlerle, çininin kalitesinde ve desenlerde bazı zayıflamalar olmuş, teknik kalite düşüklükleriyle beraber renklerdeki solmalar ve zaman içinde başta kırmızı renk olmak üzere bazı renklerin kaybolmalarına rağmen üretim devam etmiştir. Sultan Ahmet Camii (1616), Topkapı Sarayında Bağdat ve Revan Köşkleri, Üsküdar’da Çinili Cami, Eminönü’de Hatice Turhan Sultan Türbesi (1682), yine Eminönü’de Yeni Cami (1663) bu dönemde yapılmış ve çinilerle bezenmiş başlıca yapıtlardır.
İznik’de bir taraftan duvar çiniciliği devam ederken, diğer taraftan da kullanma seramiği (evani türü) üretimi devam etmiştir. O dönemde İznik’de üretilmiş kullanma seramikleri açısından Türkiye’deki müzeler çok yetersiz kalmaktadır. Pek çok batı ülkesinde, hatta Amerika müzelerinde çok zengin Türk evani koleksiyonları bulunmaktadır.
İznik üretim merkezi faaliyetini 17.yy. sonlarına doğru tamamen durdurmuş ve çinicilik Kütahya’ya kaymıştır. Lale Devri diye anılan dönemde, İznik çini sanatı yeniden canlandırılmaya çalışılsa da çabalar uzun ömürlü olamamıştır. Bu dönemde üretilmiş duvar çinileri arasında Silivrikapı, Kocamustafapaşa ekseni üzerindeki, Hekimoğlu Ali Paşa, Üsküdar’da Kaptan Paşa, Kandilli’de I.Mahmut Camiileri, Balat’ta Ferruh Kethüda Camileri, Ayasofya’da III. Ahmet Çeşmesi ve Eyüp Sultan’da bir çeşme yer almaktadır.
II. Abdülhamit zamanında Almanya’dan getirilen makineler, malzeme ve ustalarla Yıldız Sarayı’nda kurulan fabrikada, porselen üretimi yanısıra tamir ihtiyaçları sağlanmaya çalışılmış, İkinci Meşrutiyetin ilanı ve padişahın tahttan indirilmesi ve savaş felaketleri nedeniyle çini üretimi tamamen durmuştur.
17 Ocak 2018 Çarşamba
ÇİNİ EĞİTİMİ 1.KONU(BAŞLANGIÇ)
16 Ocak 2018 Salı
sanat bilimi
SANAT BİLİMİ

Sanatla alakalı bir çok yazı yazılmıştır.Bir çok yazar ve sanatçı sanatı farklı kelimeler ile anlatmıştır.
Sanat insanların hayatında merkezinde var olan bir bilimdir bence bazen farkına vararak bazen varmayarak ...
Sanat anlayışları bir ahenk içinde devam ederken sizlere çini yapımı aşamaları motifleri ile ilgili bilgiler vereceğim dilimin döndüğünce.

Sanatla alakalı bir çok yazı yazılmıştır.Bir çok yazar ve sanatçı sanatı farklı kelimeler ile anlatmıştır.
Sanat insanların hayatında merkezinde var olan bir bilimdir bence bazen farkına vararak bazen varmayarak ...
Sanat anlayışları bir ahenk içinde devam ederken sizlere çini yapımı aşamaları motifleri ile ilgili bilgiler vereceğim dilimin döndüğünce.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)